Faiz Artışı İçin Geç Kalındı

Burak Oğuz: Faiz artırılsa da dolar düşmedi! (Özel Haber)

Yükselişi durdurulamayan doların 23 Mayıs Çarşamba günü 5 Liraya dayanmasının ardından Merkez Bankası Para Politikası Kurulu(PPK) aynı günün akşamında ani bir şekilde toplanarak faiz artırma kararı vermişti. Geç likidite penceresini yüzde 13.5’den yüzde 16.5’e yükseldiğini ve faiz oranının 300 baz puanı arttırıldığını açıklayan PPK’nın bu hamlesinden sonra 4.93 seviyesine çıkan dolar, 4.58’e geriledi. Merkez Bankası’nın geç alınmış kararına rağmen döviz yükselişinin durmadığını söyleyen Ekonomist ve Mali Müşavir Burak Oğuz, söylemlerin ve eylemlerin tutarlı olması gerektiğine değinerek gazetemize değerlendirmelerde bulundu.

GÜVEN KAYBOLDU

Merkez Bankası’nın siyasetten bağımsız hareket ederek, piyasa dinamiklerinin ve finans beklentilerinin ihtiyaçları doğrultusunda kararlar alması gerektiğini savunan Uzman Ekonomist Burak Oğuz, faiz artırımına rağmen doların yükselişinin engellenemediğini belirterek,  “Faizin artması durumunda vatandaş parasını faize yatırır, kolay paraya erişemez. Dolayısıyla döviz alamaz. Faiz artırımı kararının daha önce alınmasını beklerdik. Merkez Bankası, 2017 yılının başlarından günümüze kadar geçen süreçte hep direndi. ‘Faiz artırımına gerek yok’ dedi. Buna paralel olarak enflasyon ve döviz günden güne yukarılara tırmandı. Baskı politikası sonucunda işler kontrol edilemez hale gelip, dolar 5 liraya dayanınca PPK 4 sene sonra ilk defa acil olarak toplandı ve piyasa beklentilerinin üzerinde 3 puanlık bir faiz artırımına gitti. Faiz oranının yüzde 13.5’ten 16.5’e yükseldiğini açıkladı. Bunun üzerine dolar 4.50’lere düştü. Fakat şu anda yine 4.75’lere tırmanmış vaziyette. Yapılan ciddi faiz artışına rağmen yükseliş engellenemiyor. Bunun sebebi; piyasadaki bağımsızlığın, inandırıcılığın ve güvenin kaybolmuş olmasıdır. Ekonomide en önemli unsurlardan biri algıyı doğru yönetmektir. Merkez Bankası’nın siyasilerden bağımsız olması gerekir. Piyasa, faizin artmasını beklerken siyasi otorite faizlerin düşürülmesini istiyordu. Söylemler ve eylemlerin birbirini tutması, etkin siyasilerin ise söylemlerine dikkat etmesi gerek. Merkez Bankası, piyasa dinamiklerini, finans beklentilerini göz önünde bulundurarak, bağımsız şekilde karar alması gerekiyordu. Ancak, bunları yapmadı. 3 puanlık faiz artırımı kararı uzun vadede geçerli olacak bir çözüm değil” diye konuştu.

BU SÜRECE NASIL GELDİK?

Türkiye’nin para biriminin en çok değer kaybeden ülkeler içerisinde başı çektiğini iddia eden Oğuz, şunları söyledi: “Türkiye’nin dünyada ekonomisinde özel bir konumu var. Gelişmekte olan ülkelerde ‘kırılgan beşli’ denilen ekonomisi zayıf, para birimi hassas olan ve olumsuz gelişmelere ani tepkiler veren ülkeler içinde en kırılgan olanıyız. Bununla birlikte seçim sürecinde olmamız da büyük bir dezavantaj. Seçim süreci belirsizlik ortamı demektir ve para biriminiz değer kaybeder. Hükümetin popülist politikalar izlemesi; 250 milyar lira civarında KOBİ’lere kredi, hibe, istihdam teşvikleri vermesi, af yapılandırması bitmeden yenisi başlatması, borçların ötelenmesi bizi mali disiplinden uzaklaştırdı. Bütçe açığı, cari açık, dış ticaret açığı ve ciddi şekilde borçlanmalar meydana geldi. Bunların hepsini üst üste koyduğunuz zaman Türkiye’nin bu süreçten neden bu kadar olumsuz etkilendiğini daha iyi anlayabiliriz.”

ÇÖZÜM: ÜRETMEK    

Ekonomide kalıcı iyileşme için Türkiye’nin Katma Değeri Yüksek Ürünler üretmesi, OHAL’in kaldırılması, AB ile kopma noktasına gelen ilişkilerin düzeltilmesi ve ülkeye tekrar döviz girdisi sağlanması gerektiğini söyleyen Oğuz, “Toprağa, ranta, inşaata yatırım yapmakla bu işin çözülmeyeceğini gördük. Bunda artık hemfikiriz. Özellikle teknolojik ürünler üretip ihracat yapmamız ve ülkeye döviz girdisi sağlamamız gerekiyor. Bunun gerçekleşmesi için birinci önceliğimiz yatırım zemininin oluşturulmasıdır. Güven ve istikrar ortamı lazım. Bunun içinse hukuk, adalet, demokratik zemin olması gerekiyor. Bunları sağladığınız zaman normalleşme süreci başlarsa hem iç piyasadaki yatırımcılar hem uluslararası yatırımcılar gönül rahatlığıyla yatırım yapar. Son olarak, teşvik mevzuatımızın da acilen sadeleştirilmesi, tek bir elden yönetilip, en fazla desteğe ihtiyacı olan sektörlere faydalandırılması ve buradaki teşviklerin yersiz kullanılmaması gerekiyor” diye konuştu.

İnanç Zor/Ege Telgraf/Özel

www.egetelgraf.com